Havza Haber Ajansı’nın aktardığına göre İlim Havzaları Müdürü Ayetullah Arafi, Muharrem ayı münasebetiyle yayımladığı mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Bu yılki Muharrem ayı matem merasimleri geçmiş yıllara göre daha görkemli bir şekilde; Aşura coşkusunu diri tutmak, Hz. Hüseyin’in (a.s) izzetli ve zalim karşıtı mesajlarını açıklığa kavuşturmak amacıyla icra edilmelidir. Aşura’nın zulüm ve baskıya karşı direnişi ile dini değerlere bağlılık örnekleri her zamankinden daha fazla şekilde dünya kamuoyunun dikkatine sunulmalıdır.”
Mesajın tam metni şu şekildedir:
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd, cebbarları kahreden ve kaçanları yakalayan Allah’adır. Salât Muhammed Mustafa’ya ve tertemiz Ehl-i Beyti’ne olsun
Esselamu aleyke ya Eba Abdillah
Bir kez daha kanla yoğrulmuş ve hayat bahşeden Aşura gelmekte;
Şehitler Serdarı Hz. Hüseyin’in (a.s) yas bayrakları yeniden dalgalanmakta;
İran’da ve dünyanın dört bir yanında Eba Abdillah Hüseyin’in (a.s) matem merasimleri düzenlenmekte, Aşura coşkusunun meşaleleri yanmakta ve Aşura mektebinin dersleri yeniden hatırlanmaktadır.
Kerbela meclisleri halkın katılımıyla, Hüseynî gençlerin varlığıyla, matem heyetlerinin gayretleriyle; âlimlerin, mübelliğlerin ve Hüseynî minber sahiplerinin bilgi ve coşku aşılayan katkılarıyla her zamankinden daha canlı hale gelmektedir.
Ancak bu yılki Aşura ve Erbain, farklı bir renge ve görünüme sahiptir.
Çünkü yaklaşık iki yıldır kan dökücü Siyonistlerin, Amerika’nın ve dünya müstekbirlerinin vahşetlerinin ardından yüce Allah’ın kudret eli, İran’ın yiğit milleti eliyle bir kez daha ortaya çıkmış ve İslam İnkılabı 1963 Haziran kıyamındaki parıltısından, 1979 Şubat zaferine; oradan da 1989 kutsal savunmadaki direniş zaferine kadar gelen süreçten sonra yeni bir aşamaya girmiştir.
Bu süreç İslam İnkılabı Rehberi’nin (gölgesi daim olsun) önderliği; büyük taklit mercileri, seçkin âlimler, ilim havzaları ve akademi çevrelerinin desteği; İran halkının bütün sınıflarının ve direniş ekseninin birlikteliği; yiğit ve güçlü silahlı kuvvetlerin fedakârlıkları ve milletin topyekûn katılımıyla büyük ve yıkıcı bir tehdit, ilahî ve gurur verici bir zafere dönüşmüştür.
Düşmanların direniş kalesini yıkma, İslam nizamını çökertme, milletin ruhsal gücünü sarsma ve İran’ın savunma kapasitesini parçalama planları boşa çıkmış; bunun yerine yeni ve dikkat çekici bir fırsat doğmuş, bölgede ve dünyada yeni bir güç ortaya çıkıp sağlamlaşmıştır.
Allah’ın izniyle bu fırtınalı dalgalar İran tarihini, Batı Asya’yı ve dünyayı etkilemeye devam edecektir.
Gerçekten de İslam âlemine ve mustazaflara yeni bir umut ruhu üflenmiş, müstekbirlerin düşmanlıkları daha da açığa çıkmış ve İran’ın – hem yumuşak hem sert – gücü ile İslam İnkılabı’nın kudreti daha görünür hale gelmiştir.
Ben, İlim Havzaları adına başta İslam İnkılabı Rehberi olmak üzere büyük taklit mercilerine, her daim sahada olan aziz İran milletine ve özellikle cihad eden silahlı kuvvetlere en içten şükranlarımı sunuyor, bu ilahî zaferi rehberliğin öncülüğü ve milletin dayanışmalı katılımıyla gerçekleşmiş bir başarı olarak kutluyorum.
Ayrıca, bu günlerde şehit düşen ve özellikle komutanlar ile bilim insanlarından oluşan çeşitli kesimlerden kıymetli şehitlerimizi rahmetle anıyor; Aşura ve Erbain-i Hüseynî’nin eşiğinde bazı hususlara dikkat çekmek istiyorum:
• Bu yılki Muharrem ayı matem merasimleri geçmiş yıllara oranla daha görkemli ve etkili bir şekilde icra edilmelidir.
Bu merasimler Aşura’nın coşkusunu canlı tutmak, Hz. Hüseyin’in (a.s) izzetli ve zalim karşıtı mesajlarını insanlığa açıklamak amacı taşımalı; Aşura’nın zulme karşı direniş ve dini değerlere bağlılık örnekleri, daha da fazla biçimde dünya kamuoyunun dikkatine sunulmalıdır.
• Aşura, insanın ve toplumun yüceliş yolunda kapsayıcı bir mektep, ilham kaynağı ve çok yönlü dersler içeren bir kaynaktır.
Aşura, İslam’ın mesajının devamını, yüksek değerlerin korunmasını ve İran’ın izzet ve bağımsızlığını her daim güvence altına almıştır.
Bu meşale daha da parlatılmalı, ona daha çok güven duyulmalı ve âlimler, matem heyetleri, kültürel kurumlar; bu eşsiz model temelinde ilahî öğretileri açıklama, gençliği eğitme, dini inançları, ahlaki erdemleri ve İslamî-millî kimliği pekiştirme görevini üstlenmelidir.
• İslam İnkılabı parlak bir cevher, büyük bir marifet hazinesi ve aydınlık bir medeniyet ufkuna sahiptir.
Kadim bir geçmişe sahip olan İran milleti bu inkılabı, İmam Humeyni’nin (r.a) önderliğinde meydana getirmiştir.
Bu millet; azimli gençleri, direniş ekseni ve dünya mazlumlarının dayanışmasıyla, bugün ilerleme yolunda sağlam adımlarla yürümektedir.
Bu yüce söylem (inkılap söylemi) daima tanınmalı, yeniden açıklanmalı ve korunmalıdır.
• Bu bağlamda seçkin ruhaniyet camiası ve İran ile dünya genelindeki tüm kültürel ve bilimsel aktörlerin sorumluluğu, bu sahada aydınlatma ve bilinçlendirme görevini üstlenmektir.
Bu direniş ve kararlılık sayesinde ülkemiz hem bölgesel hem de küresel düzeyde sayısız maddi ve manevi kazanımlar elde etti; İran’ın İslami ve millî bağımsızlığına ve inkılabına karşı hazırlanmış tüm geniş kapsamlı ve karmaşık planlar boşa çıktı.
Hepimize düşen görev bu hakikati derin bir analizle, çekici bir dille ve sanatkârane bir üslupla toplumun farklı kesimlerine anlatmak ve açıklamaktır.
Allah’ın yardımıyla bu on iki günlük savaşta İslam ümmeti ve direniş ekseni, İran İslam Cumhuriyeti’nin yiğitçe direnişiyle yeniden can bulmuş ve inşallah bu uyanıklık ve hazırlığın korunmasıyla küfre ve emperyalizme karşı zafer zirvesine ulaşmak daha da yakınlaşacaktır.
Büyük İran milleti ve yiğit silahlı kuvvetlerimiz uzun süreli bir savaş için de hazırlıklıydı ve bugün her zamankinden daha fazla şekilde İslami izzeti ve millî onuru koruma yolunda kararlılıkla ayakta durmaktadır.
Bu parlak sayfa İran ve İslam tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak Aşura programlarında, kültürel, bilimsel ve eğitim sisteminde mutlaka dikkate alınmalı ve bu konuda doğru bir anlatım sunulmalıdır.
Bugün artık zorunludur ki; yasama, yürütme ve yargı organları, silahlı kuvvetler, istihbarat ve güvenlik kurumları, kültürel ve bilimsel alanlardaki yetkili merciler ve tüm kıymetli yöneticiler; güçlü ve zayıf yönleri hızlı ve isabetli biçimde yeniden analiz etsin, zayıf yönlerin telafisi için stratejik planlamalar yapsın, toplumun savunma, güvenlik, manevî ve ruhsal altyapısını daha da kuvvetlendirsin ve meşru savunma hakkı ile milletin haklarını koruma üzerinde ciddiyetle dursunlar.
Bölge ülkelerinden beklenen şudur ki:
İran milletinin bu etkileyici, kapsamlı ve gurur verici mücadelesinden örnek alarak ve ibret çıkararak, Amerika’dan ve emperyalist güçlerin ajanlarından kaynaklı korku ve endişeyi bir kenara bırakmaları; birlik ve dayanışma içinde, kırılgan ve temelsiz olan sömürü düzenine karşı durmaları ve bu yapıyı tamamen çökertene kadar direnmeleri aynı zamanda da mazlum Filistin halkının yanında durmalarıdır.
Zalim müstekbir düşmanlar da bilsinler ki:
Zalimce ve utanmazca dünyaya hükmettikleri çağ sona ermiştir.
Yeni bir dünya şekillenmektedir ve Allah’ın lütfuyla, onların zulüm dolu hükümranlıklarının defteri dürülecek; İran ve İslam İnkılabı gelişim ve yüceliş yoluna kararlılıkla devam edecektir.
Son olarak şunu vurguluyorum:
İlim havzaları, havzaya bağlı kurumlar ve ruhaniyet camiası her zaman olduğu gibi sahada olmuş, halkla olan ahdine sadık kalmış ve Allah’ın izniyle bu büyük konumlarını korumaya devam edecektir.
Son yaşanan olaylarda da geçmişteki tüm krizlerde olduğu gibi planlı bir şekilde harekete geçmiş, karargâhlar oluşturmuş ve kıymetli halkımızın yanında yer alarak İslam İnkılabı’nın hedeflerini ilerletme ve İran milletini savunma görevini her zaman olduğu gibi büyük bir gayretle yerine getirmiş ve aynı kararlılıkla bu yolda yürümeye devam edecektir.
Son sözümüz “Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun”dur.
Ali Rıza Arafi
İlim Havzaları Müdürü
yorumunuz